top of page

Anlaşmalı Boşanma (TMK m. 166/III)

  • Yazarın fotoğrafı: Aydoğdu Avukatlık
    Aydoğdu Avukatlık
  • 30 Kas 2024
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 17 Oca

Anlaşmalı boşanma Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinde tek fıkra olarak düzenlenmiş genel boşanma sebebidir. Ayrıca anlaşmalı boşanma, mutlak boşanma sebepleri arasında gösterilmiştir. Bu sebeple hâkim, anlaşmalı boşanmaya karar verirken evlilik birliğinin taraflar için çekilmez hâle gelip gelmediğini araştırmayacaktır.

 

Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesi: “Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların miktarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz” şeklinde düzenlenmiştir.

 

Kanun metninden de anlaşılacağı üzere en az bir yıl sürmüş evliliklerde, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olacağı karine olarak kabul edilmiştir.

 

Tarafların, aralarında yapmış olduğu düzenleme ile (uygulamada bu düzenlemeye ‘anlaşmalı boşanma protokolü’ de denmektedir, blog yazımızın devamında madde metninde belirtildiği gibi ‘düzenleme’ ifadesi kullanılacaktır.) mahkemeye başvurması ve diğer şartların gerçekleşmesi halinde, mahkemece anlaşmalı boşanmaya karar verilecektir.

 

ŞARTLARI:


1-Evliliğin En Az Bir Yıl Sürmesi Gerekmektedir.

 

Kanun koyucunun anlaşmalı boşanma için en az bir yıl şart aramasının sebebi, yeni evli çiftlerin ani bir kararla boşanmasını engellemek ve aile kurumunun korunmasını sağlamaktır. Madde metninde belirtilen süre, aynı zamanda tarafları boşanma hususunda yeniden düşünmeye sevk etmektedir.

 

Nitekim Anayasa Mahkemesi 30/05/2024 tarihinde vermiş olduğu kararında da bu hususa değinmiştir. Şöyle ki Ankara 18. Aile Mahkemesi, anlaşmalı boşanmada aranan 1 yıllık asgari sürenin Anayasa’ya aykırı olduğu itirazıyla, Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur. Anayasa Mahkemesi ise: “Kuralla eşlerin anlaşmak suretiyle evlilik birliğini sona erdirebilmelerinin evliliğin en az bir yıl sürmesi şartına bağlanmasının Türk toplumunun temeli olarak kabul edilen aile kurumunun ayakta tutulması amacına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle tarafların anlaşma iradelerine dayanılarak boşanma kararı verilebilmesi için evliliğin üzerinden bir yıllık sürenin geçmesinin öngörülmesi suretiyle kişilerin evliliğin kurulmasından kısa bir süre sonra ani kararlarla evlilik birlikteliğini sonlandırmalarını önüne geçilerek ailenin korunması amaçlanmaktadır. Bu itibarla kural anayasal anlamda meşru bir amaca dayanmaktadır.” şeklinde gerekçe göstererek, yapılan itirazın reddine karar vermiştir. (AYM, 30/05/2024 tarih, 2023/109 E. – 2024/113 K.)

 

Evliliğin 1 yıl sürmemesine rağmen açılan anlaşmalı boşanma davaları ise mahkemece reddedilecektir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi: “Dosyadaki nüfus kaydından tarafların 20/6/2007 tarihinde evlendikleri ve davanın açıldığı 26/5/2008 tarihinde henüz bir yıllık sürenin dolmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece tarafların gösterdikleri delillerin toplanarak, Medeni Kanun’un 166/1-2. maddesindeki şartların oluşup oluşmadığı araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal şartlar oluşmadan tarafların kabulüne dayanılarak boşanmaya karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” şeklinde karar vererek, anlaşmalı boşanma için aranan 1 yıl şartının, davanın açıldığı sırada var olması gerektiğini belirtmiştir. (Yargıtay 2. HD, 17/10/2011 tarih, 2010/15097 E. – 2011/15909 K.)


2-Eşlerin Birlikte Başvurması ya da Bir Eşin Diğerinin Davasını Kabul Etmesi Gerekmektedir.

 

Kanun koyucu burada iki şartı birden düzenlemiştir. Ya eşlerin anlaşmalı boşanma için birlikte başvurması gerekir ya da bir eşin açmış olduğu boşanma davasını diğer eşin kabul etmesi gerekir. Buradaki kabul, davalının, açılan davadaki istem sonucuna muvafakat etmesidir.

 

Şunu da belirtmek gerekir ki, özel nedenlere dayanarak açılan boşanma davalarında, davalı tarafın davayı kabul etmesi; anlaşmalı boşanmanın gerçekleştiği anlamına gelmemektedir. Açılan boşanma davasınının kabulünün anlaşmalı boşanma olarak nitelendirilebilmesi için, davanın genel sebeplere dayalı olarak açılmış olması gerekir.

 

3-Hâkim, Tarafları Bizzat Dinlemelidir.

 

Diğer bir şart ise hâkimin tarafları bizzat dinlemesidir. Buradaki amaç, boşanma davası taraflarının herhangi bir baskı altında kalmadan, hür iradeleriyle boşanma kararı verdikleri hususunda hâkimde kanaat oluşmasının gerekliliğidir.

 

Nitekim taraf vekillerinin dinlenilmesi dahi, anlaşmalı boşanmaya karar verilebilmesi için yeterli değildir. Tarafların, hâkim huzurunda bizzat dinlenilmesi, eşleri boşanma hususunda bir kez daha düşünmeye sevk edeceği açıktır.

 

4-Hâkim, Boşanmanın Mali Sonuçları ile Çocukların Durumu Hususunda Taraflarca Kabul Edilecek Düzenlemeyi Uygun Bulmalıdır.

 

Hâkim tarafların ve çocuğun menfaatini gözeterek, tarafların kabul etmiş olduğu düzenlemeyi uygun bulmalıdır. Burada taraflarca yapılacak düzenleme, herhangi bir şarta bağlanamaz. Nitekim tarafların, aralarında yapmış olduğu anlaşma ile tam bir mutabakata varmış olmaları gerekir.

 

Mali sonuçlar ile kastedilen, maddi/manevi tazminat ve nafaka ödemelerinin kim tarafından gerçekleştireceği hususudur. Çocukların durumu ise; velayetin hangi tarafa verileceği, iştirak nafakası ve çocukla kişisel ilişki kurulması hususlarını kapsamaktadır. Hâkim, çocuğun üstün menfaatini göz önüne alarak, taraflarca yapılan düzenleme üzerinde gerekirse değişiklik yapabilecektir.

 

Yapılacak bu düzenleme ile mali sonuçlar ve çocukların durumunun yanında tali nitelikte birtakım hükümler üzerinde anlaşılabilir. Ancak taraflarca kabul edilecek hususlar; kamu düzenine, emredici kurallara, ahlâka ve kişilik haklarına aykırı olmamalıdır.

 

5-Eğer Hâkim Tarafından Düzenlemede Bir Değişiklik Yapılmışsa, Bu Değişiklerin Taraflarca Kabulü Gerekir.

 

Taraflarca yapılan düzenlemeyi, hâkim uygun bulmamış ve değişiklik yapmışsa, tarafların bu değişikliği kabul etmesi gerekir.

 

Son olarak taraflarca yapılan düzenlemenin, irade fesatlığı hallerine dayanarak (yanılma, aldatma, korkutma) iptali mümkündür.


Daha Fazla Bilgi ya da Ön Görüşme İçin Tarafımızla İletişime Geçebilirsiniz.

 


 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Şüphe Feshi Nedir?

İş sözleşmeleri, temelinde bulunan güven ilişkisi nedeniyle diğer sözleşmelerden ayrılmaktadır. Zira işçi ile işveren arasında,...

 
 
 

Comments


Bize Ulaşın

Bize mesaj atın, sizlere en kısa sürede geri dönüş yapacağız.

bottom of page