top of page

Haksız Tahrik (TCK m. 29)

  • Yazarın fotoğrafı: Aydoğdu Avukatlık
    Aydoğdu Avukatlık
  • 18 Eki 2024
  • 4 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 23 Kas 2024


Türk Ceza Kanunu’nun 29. maddesi: “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir. şeklindedir. Bu bağlamda haksız tahrik, ceza sorumluluğunu azaltan neden olarak düzenlenmiştir.


Yine madde metninden de anlaşılacağı üzere haksız tahrik kurumu, genel nitelikli bir indirim nedeni olarak kabul edilmiştir. Yani tüm suçlar bakımından uygulama alanı bulacaktır.


Haksız tahrik; kişinin, haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. 


Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.


Tahrik halinde verilecek ceza bakımından aşağı ve yukarı sınırlar kabul edilmek suretiyle olayın özelliğine göre uygulamada hâkime takdir olanağı tanınmıştır. Hâkim, tahrikin ağırlık derecesine göre yapılacak indirimi saptayabilecektir.


ŞARTLARI:


Ceza Genel Kurulu'nun istikrar kazanmış kararları ile öğretide de kabul gören görüşler doğrultusunda haksız tahrik hükmünün 4 adet şartı bulunmaktadır:


1- Tahriki Oluşturan Haksız Bir Fiil Bulunmalıdır.


Türk Ceza Kanunu’nda hangi fiillerin haksız tahrik oluşturduğuna yönelik herhangi bir belirleme yapılmamıştır. Ancak yargı uygulamalarına bakıldığında tahriki oluşturan haksız fiilin, hukuk düzenine aykırı bir fiil olması yeterlidir. Hukuk düzenine aykırı fiilin, Türk Borçlar Kanunu 49. maddede belirtilen haksız fiil olması ya da hukuk düzenince suç olarak düzenlenmesi gerekli değildir.


Tahriki oluşturan fiilin, insan tarafından gerçekleştirilmesi gereklidir. Yargıtay’ın da kabul ettiği üzere hayvanlar tarafından gerçekleştirilen saldırıların haksız tahrik kabul edilebilmesi için bu hayvan hareketlerinin insan tarafından yönlendirilmesi ya da tahrik eylemine hayvan sahibinin kusurlu davranışı sebebiyle neden olması gerekmektedir.


Nitekim Yargıtay 2. Ceza Dairesi 23.06.2020 tarih 2020/15548 E. - 2020/6581 K. sayılı kararı ile: “Olay tarihinden bir gün önce katılanlara ait suça konu köpeğin sanığın çocuğunu sıkıştırıp korkutmuş olması nedeniyle, eylemini gerçekleştirdiği anlaşıldığından sanık hakkında TCK'nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi” şeklinde hüküm kurarak ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur. 


Yargıtay uygulamalarına göre, fiilin haksız olup olmadığının değerlendirilmesi yapılırken yalnızca yazılı hukuk kuralları değil, hukuk düzeninin bütünü, toplumsal değer yargıları, davranış normları, ahlak ile örf ve adet kuralları dikkate alınmalıdır.


2- Fail Öfke veya Şiddetli Elemin Etkisi Altında Kalmalıdır.


Kanunun madde gerekçesinde bu durum “...haksız tahrikin ana koşulu yapılan haksız hareketin fail üzerinde bir hiddet veya şiddetli elem meydana getirmesi ve suçun işlendiği anda failin bu durumda bu etki altında bulunması…” şeklinde kaleme alınmıştır


Hiddet kelimesi arapça kökenli olup “öfkeli olma” anlamına gelmektedir. Yine elem sözcüğü de arapça kökenli olup “fiziksel acı” anlamına gelmekle birlikte, kanun metni itibariyle üzüntü, dert, keder anlamında kullanılmıştır.


Bu itibarla tahrik oluşturan fiilin yalnızca haksızlık teşkil etmesi yeterli değildir. Haksızlık teşkil eden fiil aynı zamanda failde hiddete veya şiddetli eleme neden olmalıdır.


Bunun dışında kompleksler, kıskançlıklar, failin kişilik bozuklukları, intikam duyguları, stresli olma durumu ya da fazla alınganlık gibi duygular tahrik hükümlerinin uygulanması gerektirmez. (Duran Gökhan Yaşar, Ceza Hukukunda Haksız Tahrik, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi, Sayfa:150)


Bu durumda mahkemece normal bir insan göz önüne alınarak, haksızlık teşkil eden fiilin, failde öfke veya şiddetli elem teşkil edecek nitelikte olup olmadığı takdir edilecektir.


3- Failin İşlediği Suç Bu Ruhsal Durumunun Tepkisi Olmalıdır.


Yukarıda da belirtildiği üzere tahrik oluşturan haksız fiilin, fail nezdinde hiddete ya da şiddetli eleme neden olmalıdır. Fail içinde bulunduğu bu psikolojik durum nedeniyle suçu işlemiş olmalıdır. 


Fail, tahrik edici fiile karşı gerçekleştireceği suçu hemen o anda işleyebileceği gibi, bir müddet sonra da işleyebilir. Haksız tahrik kurumunu, meşru müdafaadan ayıran en önemli özelliklerden bir tanesi de budur. Hukuka uygunluk sebebi olan meşru müdafaada, saldırı gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olması durumunda bir karşılık verilmesi gerekirken; haksız tahrikte suç, haksız fiil sona erdikten bir müddet sonra da işlenebilir.


4- Haksız Tahrik Teşkil Eden Eylem Mağdurdan Sâdır Olmalıdır. 


Failin, haksız tahrik hükümlerinden faydalanabilmesi için tahrik edici fiilin mağdurdan kaynaklanması gerekmektedir. Haksız fiilin, yalnızca faile yönelik gerçekleştirilmesi gerekmez. Failin; ailesine, akrabasına, arkadaşlarına, hatta tanımadığı yabancı bir kişiye karşı işlenen fiil, failde bir öfke ya da şiddetli eleme neden olmuşsa ve fail bu durumun etkisinde kalarak suç işlemişse yine haksız tahrik indiriminden yararlanacaktır.


Mağdurun tahrik teşkil eden haksız fiili bizzat gerçekleştirmesi şart değildir. Yargıtay’ın da kabul ettiği üzere üçüncü bir kişiyi araç olarak kullanmak suretiyle haksız fiil gerçekleştirilmiş olabilir. Hatta mağdurun tahrik teşkil eden fiili önleme yükümlülüğü bulunmasına rağmen önlememesi ya da zımnen bu haksız fiili onaylaması halinde de haksız tahrik hükümlerinin uygulanması mümkündür.


Failin suçu, haksız fiilde bulunan kişiye karşı işlemesi gerekmektedir. Failin, kendisine yönelik haksız fiil nedeniyle içinde bulunduğu hiddet ya da aşırı elem sonucu suçu, fiili işleyen kişi değil de başkasına karşı işlemesi durumunda haksız tahrik hükümleri uygulama alanı bulamayacaktır.


DİĞER HUSUSLAR:


Haksız Tahrikte İndirim Oranı Neye Göre Belirlenir?


Ceza Genel Kurulunun çeşitli kararlarında tartışmasız olarak benimsendiği üzere, tahrik nedeniyle yapılacak indirimin oranı belirlenirken, haksız tahriki oluşturan hareketin işleniş şekli, yeri, niteliği, zamanı, yöresel şartlar ve tahrik eden ile edilenin durumları göz önüne alınıp değerlendirilmeli, eğer haksız hareket bu özellikleri itibariyle yoğun ve önemli boyutlara ulaşmışsa ancak bu takdirde haksız tahrikin ağır ve şiddetli olduğu kabul edilmelidir. (YCGK, 04.03.2021 tarih, E. 2020/121 - K. 2021/81)


Tüm bu verilerle haksız tahrikte indirim oranı belirlenirken mahkemece olayın oluş şekli ve haksız eylemlerin oluştuğu boyut mahkemece göz önünde bulundurularak indirim oranı belirlenecektir.


Mağdurun Tahrik Edici Haksız Eylemi, Failin Hareketinden Kaynaklanmışsa Durum Ne Olacaktır?


Gerek fail, gerekse mağdurun karşılıklı haksız davranışlarda bulunması hâlinde, tahrik uygulamasında kural olarak, haksız bir eylem ile mağduru tahrik eden fail, karşılaştığı tepkiden dolayı tahrik altında kaldığını ileri süremez. Ancak maruz kaldığı tepki kendi gerçekleştirdiği eylemle karşılaştırıldığında aşırı hâl almışsa, başka bir deyişle tepkide açık bir orantısızlık varsa, bu tepkinin artık başlı başına bir haksız nitelik alması nedeniyle fail bakımından haksız tahrik oluşturduğu kabul edilmelidir.


Karşılıklı tahrik oluşturan eylemlerin varlığı hâlinde, fail ve mağdurun biri diğeri yönünden tahrik oluşturan bu haksız davranışları birbirine oranla değerlendirilmeli, öncelik-sonralık durumları ile birbirlerine etki-tepki biçiminde gelişip gelişmediği göz önünde tutulmalı, ulaştıkları boyutlar, vahamet düzeyleri, etkileri ve dereceleri gibi hususlar dikkate alınmalı, buna göre; etki-tepki arasında denge bulunup bulunmadığı gözetilerek, failin başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık saptanması hâlinde, failin haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılması yoluna gidilmelidir. (YCGK, 11.10.2023 tarih, E. 2023/230,  K. 2023/507)


Daha Fazla Bilgi ya da Ön Görüşme İçin Tarafımızla İletişime Geçebilirsiniz.



Comments


Bize Ulaşın

Bize mesaj atın, sizlere en kısa sürede geri dönüş yapacağız.

bottom of page